Wet'n Wild Comfort Zone Far Paleti
Günaydın! :) Bugün blogumun konuğu son zamanlarda çok severek kullandığım, wet'n wild markasının meşhur far paleti comfort zone.
Wet'n wild hayvanlar üzerinde test yapmaması ve fiyatlarına göre kaliteli olan ürünleriyle sevdiğim bir marka. Genel olarak tek sevmediğim yanı ambalajlarının kalitesizliği ama ürünün kendisinden memnun kalınca çok da sorun etmiyorum.
Bu far paleti, marka ülkemize ilk geldiğinde resmen karaborsaydı. Ben de öyle deli gibi aramadım ama şans eseri hem de indirimdeyken karşıma çıkmıştı ve aldım, özellikle sağ alt köşedeki harika duochrome definer rengi için. Bu arada, bu rengin Mac Club fara muadil olduğu söylentisi olsa da kesinlikle değil, bu daha parlak cayır cayır bir ton.(Nasıl bir tanımlama olduysa:D) Mac'in Blue Brown pigmentine muadil ama kendisi.
Gelelim bu palet hakkında benim yorumlarıma. Yumuşacık, sedefli, neredeyse kremsi yapıda, çok kolay sürülüp karışabilen 8 renk far içeriyor. Yukardan aşağıya kombinlenerek kullanılabilir, arkasında öneriler kısmı da var. Ama hepsi sedefli olduğu için ben tek makyajda hepsini bir arada kullanmayı pek sevmiyorum. En sık yaptığım kombinasyon soldaki eyelid rengini tüm göz kapağıma uygulayıp dış köşelere alttaki crease rengiyle gölge vermek, mat bir geçiş rengiyle tamamlamak, browbone rengini de göz pınarlarıma hafifçe dokundurmak. Kaş altımda ışıltı sevmediğim için mat bir farla aydınlatmayı tercih ediyorum.
Renkler gün ışığında bu şekilde. Dediğim gibi paleti sadece sağ alttaki renk için almıştım ama kullandıkça sol tarafı sağ taraftan daha çok sevmeye başladım, son birkaç haftadır göz makyajı yaptığımda sadece bu paletin sol tarafını kullanıyorum anlattığım şekilde. Günlük, hatta gece makyajı için de uygun olabilecek bence çok isabetli renkler. Bazen definer ile gölge verdiğim de oluyor ama o renk panda bordomsu ışıltıları var gibi dursa da sürünce siyah duruyor çok hoşuma gitmiyor yani. Sağdaki crease rengi de aynı şekilde. Sağdaki yeşil renk zaten hiç kullanmayacağım bir ton. Definer rengi de tek başına sürüp dağıtınca harika kızıl gölgeli dağılan nefis bir far<3
Bu paleti ben çok seviyorum ve renklerini beğenen, günlük makyaj için uygun far paleti arayan herkese öneriyorum. Gratis'lerde bulabilirsiniz, fiyatı sanırım 19.50 tl. Son olarak, ilk aldığımda tertemizken çektiğim fotoğrafları da bırakıp gideyim:D
Sevgiler, mutlu günler♥
5 Adımda Kusursuz Ten Makyajı
1-Bakım
Öncelikle cildinizi makyaja hazırlamalısınız. Cilt yüzeyindeki yağ, kir, ölü deriler fondötenin yüzünüzde parçalı ve pütürlü durmasına, bazı bölgelere toplanmasına neden olur. Yüzünüzü cilt tipinize uygun yıkama jelinizle temizleyip peeling yaparak bunlardan kurtulabilirsiniz. Sonra nazikçe kurulayıp nemlendirmeye geçebilirsiniz. Cildiniz çok kuru değilse makyaj altına ağır nemlendiriciler kullanmamak önemli, yoksa makyaj cildinizle bütünleşmeyebilir. Su bazlı, çabuk emilen hafif nemlendiriciler makyaj altı için idealdir. Bakım ürünlerinin etkisi cilt tipine ve birçok farklı etkene göre değiştiğinden bu konuda kolayca öneri yapamıyorum, size uygun ürünü ancak kendiniz deneyimleyerek ya da bir dermatologa danışarak bulabilirsiniz. Nemlendiricinizi sürüp iyice emildiğinde sonraki adıma geçebilirsiniz.
2-Baz
Bence makyaj bazı olmazsa olmaz bir adım, piyasada birçok farklı ihtiyaca göre makyaj bazları bulunuyor, nemlendirici, matlaştırıcı, güneş koruma faktörlü, kızarıklık giderici, canlandırıcı vs... Öncelikle hangi türden bir baza ihtiyacınız olduğuna karar verip ona göre araştırma yapmalısınız. Cildiniz kuruysa nemlendirici, ışıltılı bazlar; yağlıysa matlaştırıcı bazlar kullanın. Eğer fotoğraf çekimi olmayacaksa yaz kış her gün güneş koruma kullanmanızı öneririm, güneş ışınları cildinizin en büyük düşmanıdır ve korunmazsanız leke oluşumuna neden olabilirler. Ancak özel günlerde ya da akşam dışarı çıkarken, özellikle flaşlı fotoğraf çekilecekseniz güneş koruma içeren ürünler yüzünüzü bembeyaz gösterebilir. Sanırım piyasada en çok baz çeşidi olan marka Make Up For Ever, birçok soruna yönelik bazları var. Daha yüksek fiyatlı olarak Guerlain'in gerçek altın parçaları içeren L'or Primer'ını, uygun fiyatlı olarak ise Rimmel London markasının primerlarını önerebilirim.
3-Fondöten seçimi
Fondöten seçiminde ilk adım cilt tipinize ve zevkinize uygun fondöten türünü seçmektir. Fondötenler birçok farklı formda karşımıza çıkıyor: likit, krem, pudra gibi. Krem fondötenler genelde kuru ciltlere, pudra fondötenler ise yağlı ciltlere uygundur. Likit fondötenlerde ise herkese uygun birçok farklı formülasyonla karşılaşabiliriz. Sürdükten sonra matlaşıp sabitlenenler olduğu gibi ışıltılı bitişe sahip olanlar da vardır. Nasıl bir görünüm istiyorsanız ona göre bir fondöten araştırabilirsiniz. Size uygun fondöteni bulduğunuzda karşınıza çıkan diğer bir adım da renk seçimidir. Mağaza ışıkları çoğunlukla yanıltıcıdır, elinizde kolunuzda değil yüzünüzde deneseniz dahi mağazada yanlış renk seçme ihtimaliniz çok yüksek. O yüzden mağazada size en yakın gelen rengi yüzünüze uygulayıp mağazadan çıkıp gün ışığında da incelemenizi tavsiye ederim. Hatta imkanınız varsa küçük bir kaba testerdan birkaç pompa alıp evde birkaç defa denerseniz daha isabetli bir seçim yapma şansınız artar. Herkesin beğenisi ve cilt tipi farklıdır, herkesin seveceği fondöten de farklıdır. Benim kişisel favorim tartışmasız Giorgio Armani. Doğal görünümleri, kapatıcılıkları, kalıcılıkları ve hatta cilt bakımı yapan içerikleriyle harika fondötenler, ne zaman sürsem ertesi gün daha güzel bir ciltle uyanıyorum kesinlikle şans vermeniz gerektiğini düşünüyorum. Fiyatları da öyle çok uçuk değil, hatta birçok high-end markadan daha uygun. Uygun fiyatlı olarak da L'oreal'in fondötenlerini önerebilirim. Ama size en önemli tavsiyem şu olacaktır, özellikle fondötende ucuza kaçmayıp iyi bir ürüne yatırım yapmanız her açıdan daha güzel sonuç verir, diğer makyaj ürünlerinde uygun fiyatlı çok güzel ürünler olsa da fondötende daha yüksek fiyatlı markalar farkını ortaya koyuyor. Ucuz ürünlerdeki kalitesiz içerikler cildinizde sivilce oluşumuna, daha erken yaşlanmaya bile neden olabilir.
4-Uygulama yöntemi
Fondöteninizi uygulamak için birçok yöntem var. Fırça, sünger ya da basitçe parmaklarınızla bile uygulayabilirsiniz. Parmaklarınızla sürerken krem sürer gibi dairesel değil de burnunuzdan dış kısımlara doğru tek yönlü hareketlerle sürerseniz daha iyi sonuç alırsınız. Fondöten fırçaları çok değişik şekillerde olabiliyor, ürüne göre performansları da değişebiliyor deneye deneye bulunuyor en güzeli işte:) Bu yeni çıkan sık kıllı oval fırçalar çok ilginç görünüyor, başarılı uygulama yaptığını duydum merak ediyorum her an denemek için alabilirim:)
Ben genelde fondöteni parmaklarımla uygulayıp yayıyordum daha doğal bir sonuç verdiği için, ama Beauty Blender aldığımdan beri hep onunla uyguluyorum, benim için muhteşem sonucu bir tek o veriyor. Fondötenin kapatıcılığını azaltmadan sürmek isteyenler içinse Real Techiques Expert Face fırçayı tavsiye edebilirim.
5-Sabitleme
Gelelim son aşamaya, harika bir şekilde sürdüğümüz fondöten bütün gün yerinden kıpırdamasın diye sabitlemeye. Özellikle yağlı ciltler yağ kontrolü de yapan pudralarla sabitlemezse makyaj gün içinde parlayıp parça parça görünebilir. Kuru ciltlerin pudrayla arası pek iyi değildir ama onlara göre olan pudra çeşitleri de var, ayrıca sabitleme spreyleri her cilt tipi için iyi iş görür. Pudralar toz ya da compact formda, renkli ya da şeffaf olabilir. Genelde toz pudralar daha ince yapılı olduğu için benim tercihim makyajımı ten rengimde toz pudrayla sabitlemek. Yeni keşfettiğim ve kısa sürede favorim olan pudrayı size önermezsem olmaz: Ysl Souffle D'eclat! Cildi pamuk gibi yapan, hiç pudra varmış gibi durmayan, gün boyu yağlandırmayan, yumuşacık aydınlık bir görünüm veren harika bir pudra! Çok seviyorum, bundan sonra başka bir pudra beni tatmin eder mi bilmiyorum. Uygun fiyatlı olarak da Essence'ın compact transparan pudrasını öneririm onu da çok severek kullanıyorum. Sabitlemenin bir başka yolu olan spreyler için Urban Decay'e göz atabilirsiniz.
Sonuna kadar okuduysanız çok teÅŸekkür ederim, benim kusursuz ten makyajı için naçizane tavsiyelerim bu ÅŸekildeydi umarım faydalı olmuÅŸtur:) Sevgiler♥
Dirty Works Detox Mask
Herkese merhaba! Bugün sizlere uzun zamandır severek kullandığım bu kil maskesinden bahsedeceğim.
Dirty Works cici bici ambalajlarıyla Gratis'e ilk geldiğinde ilgimi çeken bir markaydı, bu kil maskesini ve göz kremini edinmiştim. Marka ayrıca cruelty free, tatlı ambalajları yanında bu da benim için güzel bir özelliği.
Cildim yağlıya dönük karma olduğu için kil maskelerini seviyorum ve en az haftada bir kullanmaya çalışıyorum. Yağ salgısını düzenlemek ve gözenekleri temizlemek için en ideali doğal kil aslında ama hazırlaması biraz zahmetli, böyle maskeler sür-kurusun-yıka şeklinde gayet pratik ve ek içerikleriyle de kilin kurutma etkisini minimuma indirebiliyorlar.
Bu maske yabanmersini özlü, mis gibi kokuyor. Kokulara karşı hassasiyetiniz varsa biraz yoğun gelebilir ama benim hoşuma gidiyor. Cildi toksinlerden arındırarak daha ferah ve ışıltılı bırakmayı vaat ediyor. Yüzümü temizledikten sonra Real Techniques'in pointed foundation fırçasıyla ince bir tabaka halinde uygulayıp, 10 dakika kurumasını bekledikten sonra yıkıyorum.
Hiç bilmediğim gözenekler ortaya çıkıyor kuruyunca noktalar halinde:) Derinlemesine temizlendiğini hissediyorum. Çıkarması biraz zor, ben Watsons ve Gratislerde satılan bu süngerlerle yıkıyorum daha kolay oluyor.
Bir kil maskesi olarak tabii ki kurutup geriyor cildi, hemen ardından nemlendirirseniz bunun sorun olacağını düşünmüyorum, temizlediğinin kanıtı hatta bence. Haftada 1 kere kullanılması öneriliyor, ben çok düzenli kullanmıyorum başka maskeler de kullandığım için. Ama tek kullanımda fark ediyor sivilcem çıktığında özellikle hemen bu maskeyi yapıyorum ve sivilceyi hızlıca söndürüyor. Ben çok memnunum bu maskeden, zaten bitmek üzere ama yeniden almayacağım aklımda Moshos Garden Amber&Rose kil maskesi var:)
Dirty Works markasını Gratis'lerde bulabilirsiniz, ambalajları değişti ama ismi hala aynı, içeriği de muhtemelen değişmemiştir. Fiyatını hatırlamıyorum ama en fazla 15 tl'dir, uygun fiyatlı güzel temizleyen bir maske arayanlara öneririm, özellikle yağlı ve karma ciltliyseniz harika.
Sevgiler♥
Hazır Kek Karışımıyla Kurabiye Tarifi
Selamlar! Bugün size çok kolay ve son derece lezzetli pratik bir kurabiye tarifi vereceğim. Bildiğimiz kuru kurabiyeler kıvamında değil, yabancıların "cookie" dedikleri içi hafif nemli ve yumuşak kurabiyelerden. Bu tarif de bence şimdiye kadar denediğim en kolay ve lezzetli versiyonu.
Malzemeler:
-2 yumurta
-125 gram tereyağı
-2 bardak hazır kek karışımı (Ben Dr. Oetker Wolke kullandım, piyasadaki en lezzetli kek karışımı bence bu, kek olarak yapınca da bu kurabiye hamuruyla da çok güzel oluyor tavsiye ederim.)
-Renkli ÅŸekerler
-Yarım bardak damla çikolata
Bütün malzemeleri mikserin yoğurma ucuyla karıştırıyoruz, biraz yapışkan bir hamur oluyor.
Daha sonra en az 1 saat buzdolabında bekletiyoruz. Buzdolabında bekletmek "cookie" kıvamı için çok önemli, ben bekletmeyi unutmuştum ve aşağıda göreceğiniz üzere çok yayılıp incecik oldu kurabiyeler. Fırına vermeden iyice soğutursanız tam kıvamında içi yumuşacık kurabiyeler elde edersiniz:) Buzdolabından çıkarınca iki tatlı kaşığı yardımıyla tepsiye minik toplar halinde diziyoruz.
Önceden 180 dereceye ayarlanmış fırında 10 dakika kadar pişiriyoruz, üstleri hafif kızarınca fırından çıkarın çok pişerse sertleşir. Vee nihayet afiyetle yiyoruz!:) Yaparsanız yorum bırakır ya da instagramdan beni etiketlerseniz çok mutlu olurum:) Mutlu günler diliyorum herkese!
Malzemeler:
-2 yumurta
-125 gram tereyağı
-2 bardak hazır kek karışımı (Ben Dr. Oetker Wolke kullandım, piyasadaki en lezzetli kek karışımı bence bu, kek olarak yapınca da bu kurabiye hamuruyla da çok güzel oluyor tavsiye ederim.)
-Renkli ÅŸekerler
-Yarım bardak damla çikolata
Bütün malzemeleri mikserin yoğurma ucuyla karıştırıyoruz, biraz yapışkan bir hamur oluyor.
Daha sonra en az 1 saat buzdolabında bekletiyoruz. Buzdolabında bekletmek "cookie" kıvamı için çok önemli, ben bekletmeyi unutmuştum ve aşağıda göreceğiniz üzere çok yayılıp incecik oldu kurabiyeler. Fırına vermeden iyice soğutursanız tam kıvamında içi yumuşacık kurabiyeler elde edersiniz:) Buzdolabından çıkarınca iki tatlı kaşığı yardımıyla tepsiye minik toplar halinde diziyoruz.
Önceden 180 dereceye ayarlanmış fırında 10 dakika kadar pişiriyoruz, üstleri hafif kızarınca fırından çıkarın çok pişerse sertleşir. Vee nihayet afiyetle yiyoruz!:) Yaparsanız yorum bırakır ya da instagramdan beni etiketlerseniz çok mutlu olurum:) Mutlu günler diliyorum herkese!
Physicians Formula Happy Booster Allık (Rose)
Merhaba! Bugün size son zamanlarda elimden düşürmediğim allığımı yorumlayacağım.
Physicians Formula son derece cici ambalajları, temiz içerikleri ve cruelty free olmasıyla ilgimi çeken bir markaydı, yaklaşık 1 ay önce indirimde görünce çok istediğim bu cici kalp desenli allığı sipariş ettim. Markanın bütün güzel özelliklerinin yanında, çok romantik bir de kuruluş hikayesi var, daha da çok sevdim bu hikayeyi öğrenince:) Ünlü bir alerji uzmanı olan Dr. Frank Crandall alerjik ve hassas cildi olan eşine hediye olarak kendi kozmetik markasını kurmuş. Ne kadar güzel bir hediye değil mi?:)
Gelelim bu romantizmin simgesi gibi kalplerle dolu allığa. İsmine çok uygun olarak, bakmak bile mutluluk veriyor. Birkaç gün sürmeye kıyamadım, sürdüğümde ise en az görüntüsü kadar memnun etti beni. Bütün renkleri karıştırarak sürdüğümde tam bir canlı pembe renk elde ediyorum. Sim değil de cildi canlı gösteren minik minik ışıltıları var içinde, mat allıklardansa böyle hafif ışıltılılar daha çok hoşuma gidiyor genelde. Aydınlatıcı sürme ihtiyacı bile hissetmiyorum, öyle güzel bir ışıltısı var ki. Sabah sürüyorum, gün sonunda hala yanaklarımda oluyor, bende allık pek kalmaz ama bunun kalıcılığı Chanel allığımla yarışır derecede iyi.
Ben bu allığa bayıldım, bu aralar elimden düşürmüyorum bütün pembe rujlarımla çok güzel uyum sağlıyor, yüzüme sağlıklı bir canlılık veriyor, adı gibi mutlu ediyor:) Tek olumsuz özelliği olarak içinden çıkan fırçasını söyleyebilirim, bence çok çirkin bir fırça o kırmızı kısım ne alaka acaba? Ayrıca biraz sert buldum, allığı sürmek için denemedim bile.
Kozmela'dan indirimle 45 liraya almıştım, indirim hala devam ediyor, internette en uygun burasıydı galiba. Normalde fiyatı 70 lira. Buraya tıklayarak bu allığa ulaşabilirsiniz. Ayrıca Kozmela'dan genel olarak memnunum, birkaç sipariş verdim şimdiye kadar, birinde sorun olmuştu onu da hemen çözdüler sağolsunlar. İnternet alışverişlerine genelde güvenim olmasa da rahatça alışveriş yaptığım birkaç siteden biri.
Okuduğunuz için teşekkürler, sorularınız ya da tavsiyeleriniz olursa yorum bırakırsanız memnun olurum, herkese iyi günler!:)
Sephora Metamorphosis Exfoliating Powder
Merhaba! :) Umarım haftanız çok güzel başlamıştır. Bugün size çok sevdiğim bir cilt bakım ürününü tanıtmak istiyorum.
Bu, Sephora'nın toz halindeki peelingi. Kapağı açtığınızda tuzluk gibi bir başlığı var, ıslak elinize bir miktar döküp ellerinizi birbirine sürerek köpürtüp yüzünüze uyguluyorsunuz. Hafifçe köpürüyor, tüm yüzünüze dairesel hareketlerle masaj yapıp duruluyorsunuz. Küçücük pudra gibi parçacıklarıyla hassas ciltlere de uygun çok narin bir peeling. Cildinizi çizmiyor acıtmıyor, hassasiyet oluşturmuyor.
İçerisinde bulunan salisilik asit özellikle sivilcelere karşı da etkili, cildi temizleyerek pürüzsüzleştirmeye yarayan bir madde. Ölü derileri nazikçe soyup gözeneklerinizi temizliyor.
Ürünün haftada bir kullanılması ya da yüz temizleme jelinize karıştırılarak her gün uygulanması tavsiye ediliyor. Ben genelde 2 günde bir peeling yapıyorum, başka ürünler de kullanıyorum. Ama en nazik olanı bu diyebilirim.
Kullandıktan hemen sonra yüze bir aydınlık tazelik getiren, yumuşacık yapan, çok da güzel temizleyen bir ürün. Alalı yaklaşık 1 yıl olmasına rağmen hala dolu gibi, toz olduğu için kolay bozulacağını da sanmıyorum yıllarca kullanılır çok bereketli bir ürün. Sephora'larda bulabilirsiniz, fiyatı sanırım 35 lira civarıydı. Ben kesinlikle tavsiye ederim, alırsanız umarım siz de memnun kalırsınız. Herkese güzel haftalar diliyorum:)
Armani Lip Maestro 501&502
Merhaba, bugün çok sevdiğim Armani Lip Maestro'ları yorumlayacağım. Bendeki renkleri çok güzel doğal bir pembe-gül kurusu tonu olan 501 ve iddialı göz alıcı tam bir frambuaz rengi olan 502.
Bunlara ben köpük ruj diyorum, çünkü bildiğimiz likit rujlar gibi sıvı formda olup sürünce kuruyup matlaşan yapıda değiller. Krem-köpük gibi bir yapıları var ve dudakta yarı mat bir görüntüye sahipler. Sürümleri çok kolay, az bir miktarı bile opak bir şekilde yayılıyor dudakta.
Tamamen sabitlenmedikleri için özellikle 502 bir şeyler yerken bulaşabiliyor, böyle iddialı renklerde dikkatli olmak gerek. Kalıcılıkları oldukça iyi, hafif yemeklere içeceklere dayanıyor uzun saatler dudaklarınızda kalıyor.
Dudaklarım bu aralar çok kuruduğu için bir de yakından çekince pütürler görünse de peeling yapıp önceden nemlendirince dudakta kadife gibi görünüyorlar, fotoğraflarda sadece renklere bakmanızı öneririm:/
Lip Maestro'ların güncel fiyatı 120 TL, Sevil Parfümeri mağazalarında ve internet sitesinde bulabilirsiniz. Sık sık yapılan, hatta bugün başlayan Sevil indirimleriyle daha uygun fiyata edinebilirsiniz.
Herkese mutlu günler, sevgiler!
Peri Gazozu - Ercan Kesal
Ercan Kesal 1959 Avanos doğumlu bir hekim, sinema oyuncusu ve yazar. Tıp fakültesinden mezun olduktan sonra 6 yıl Ankara'nın kasaba ve köylerinde hekimlik yapmış, sonra İstanbul'da özel sağlık sektörüne girmiş. 2002 yılında Nuri Bilge Ceylan'ın "Uzak" filmiyle oyunculuğa adım atmış. Daha sonra birçok sinema filminde senarist ve oyunculuk yapmış ve birçok festivalde ödüller almış. Tıp fakültesi yıllarından beri şiir ve yazılar yazıyor.
Hükümet Kadın filmlerinde kim olduğunu bilmeden izlemiş olsam da, benim onunla tanışmam "Peri Gazozu" kitabıyla oldu. Kitapta yazar çocukluğunu, aile ilişkilerini ve hekimlik yaptığı yıllarda yaşadıklarını kısa hikayeler şeklinde anlatıyor. Arka kapak yazısından başlayarak kitap beni kendine çekti, okumaya başlayınca da su gibi akıp gitti. Kalbimde bir sıcaklık, unutulmaz cümleler ve yüzümde buruk bir tebessüm bırakarak da bitti. Ercan Kesal'ın dili çok akıcı, anlattıkları iz bırakan cinsten, gerçek hikayeler olması etkileyiciliğini daha da artırıyor şüphesiz. Belki ben de ilerde hekim olacağım için, 'mecburi hizmet' sevimsiz bir şekilde önümde beklediği için, o tecrübeleri yaşamış birinin gözünden okumak bu kadar etkiledi beni, bilmiyorum. Şimdiden beni tedirgin eden o yıllar, kitabı okudukça daha da yumuşadı ve belki de biraz heyecanla beklemeye dönüştü bu his. Tabii ki kendisinin anlattıkları çok eskide kalmış, aradan yıllar geçti birçok şey değişti ama en azından benim bakış açımı değiştirdi ve mecburen yaşayacağım yıllara, başka türlü hiç öğrenemeyeceklerimi öğrenme fırsatı, unutulmayacak anılar kazanacağım zamanlar olarak bakmaya başladım. Hatta "Belki bir gün ben de yazarım" düşüncesiyle...
Bitireli aylar olmasına rağmen hala kitabı hatırladıkça duygulanıyorum, sayısız kitap okumama rağmen bana böyle hissettiren kitap sayısı bir elin parmaklarını geçmez, o nedenle kitap tavsiyelerime bununla başlamak istedim ve yine o nedenle lafı bu kadar uzattım:) Ayrıca beni bu kadar etkileyen eserin sahibiyle de fırsat olduğunda tanışmayı ve kendisiyle sohbet etmeyi çok istiyorum. Kitabı çevremde birçok kişi de okudu ve hepsi de çok beğendiklerini söyledi, kısacası mesleğiniz yaşınız cinsiyetiniz ne olursa olsun bu kitabın içtenliğiyle, sıcaklığı ve samimiyetiyle sizi sarıp sarmalayacağını, eşsiz duygular hissettireceğini düşünüyorum ve herkese ısrarla tavsiye ediyorum alın okuyun, pişman olmayacaksınız!
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)